Yazdır
   İslami gelenekte "halkın genel ahlakının ve ticari ahlakının seviyesinin yükseltilmesi, üretici ve tüketici haklarının korunması, emniyetli alışveriş vasatının hazırlanması gibi hizmet sahalarıyla alaklı olarak" "ihtisab" tabiri kullanılmaktadır.

   Asr-ı Saadette hususi olarak bununla meşgul olan bir daire yoksa da, Medine'de bu vazifeyi bizzat Hz. Muhammed (s.a.s.) yürütüyordu. Taşrada ise vali ve diğer bazı memurlar yürütmekte idi.
   Özellikle eski bir tacir olan Hz. Muhammed (s.a.s.) cari hayata büyük ehemmiyet veriyordu. Mekkeli Müslümanlar hicret etmeden önce Medine'de sadece Yahudilere ait çarşı ve pazar yerleri mevcuttu. Hicretten sonra Rasul-i Ekrem Hazretleri (s.a.s) müstakil bir islam çarşı pazarı kurdurmuş, Müslümanları ticari hayata teşvik etmiş ve İslam çarşı pazarının İslami geleneğe göre kurulup gelişmesi için de sık sık denetlemelerde bulunmuştur. Müslim'in "Sahih'inde buna dair anlatılan bir hadise çok enteresan dır. Ebu Hüreyre (r.a) nakleder:

   Rasulullah (s.a.s.) bir yiyecek yığınına uğradı, elini o yığının içine daldırdı, parmaklarına ıslaklık isabet etti. Bunun üzerine: "Ey taat sahibi bu nedir?" buyurdu. Mal sahibi:

   "Ya Rasülullah! Ona yağmur isabet etti!" dedi. Rasulullah "O halde insanların görebilmesi için o ıslak kısmı,yiyecek yığının üstüne neden koymadın?Aladatan kimse benden değildir!"buyurdu

   Hz. Muhammed (s.a.s.) devrinde ticari hayatın temel prensiplerini kavrayabilmek ve onun ticari hayata getirdiği değerleri iyice anlayabilmek için kendisinin bu konudaki bazı tavsiyelerini sıralamamız uygun olacaktır:

1. Bir Müslüman'ın pazarlığı üzerine pazarlık yapmak doğru değildir, alış veriş tahakkuk etmişse bunun üzerine bozucu bir teşebbüs doğru değildir.

2. Müşteri kızıştırarak piyasayı yükseltmek ve pahalılık meydana getirmekten kaçınmak icap eder.

3. Müstahsilin malı, henüz pazara- çarşıya intikal etmeden ucuza kapatılmamalıdır.

4. Ticari hayat doğruluk esasına göre yürütülmelidir, yalandan kaçınılmalı, söz verilince durulmalı, bir şey emanet edilince emanet yerine getirilmeli, asla hıyanet edilmemelidir.

5. En hayırlı kazanç, kişinin kendi el emeğiyle kazandığıdır, çalışmak esas olmalı, asalak olmaktan kaçınılmalıdır.

6. Alışverişte karşılıklı güven esas olmalıdır. Satılan mal ile alakalı gerçekler gizlenemez, olduğundan farklı gösterilemez. Dürüstlük bereket vesilesi, sahtekarlık ise bereketsizlik vesilesidir.

7. Zengin tacir, takva sahibi olmalı, Allah'tan gereği gibi korkmalı; dini, içtimai, mali mesuliyetlerinin icabını yerine getirmelidir. Zekatını vermeli, yoksulları görüp gözetmeli, hayır hasenatı eksik etmemelidir.

8. Borç, keyif için değil bir ihtiyacı gidermek için alın malıdır. Borcun zamanında ödenmesi esas olmalıdır, darda kalan iyi niyetli borçluya mühlet vermek büyük sevaptır.

9. Yalan yere yemin ile malın sürümünü arttırmak isteyen, neticede kazancının bereketini giderir.

10. Rızkın temininde, iş hayatında, ticari hayatta helal yoldan ayrılmamak icap eder.

11. Yanında işçi çalıştıran kişi, emeğinin hakkı ne ise hemen ödemelidir. Hadiste bu: "alnının teri kurumadan" diye belirtilir.

12. Aldatan, hilekar tacirler kıyamet gününde kabirlerinden günahkar olarak kalkacaklardır. İyiler ve doğrular ise bunun dışındadır.

13. Dürüst ve güvenilir tacirler kıyamette "Peygamberler, sıddikler ve şehitlerle" beraber olacaklardır.

14. Terazide eksik tartmak, ölçüde yanlış ölçmek milletin helakine sebeptir. Yani ölçü ve tartıda eksiklik,ticari hayatın tefessühüne ve bu da içtimai hayatın bozulmasına sebeptir.

15. Bir mali ucuzken alıp kasıtlı olarak piyasaya sürmemek ve ancak pahalılaşınca ortaya çıkarmak veya halkın ihtiyacı olan maddeleri piyasadan toplamak yasaktır. Bunu yapan kişiler lanetlenmiştir.

16. Yapılan işi sağlam yapmak ve bir işin başarılmasına kadar dikkatle çalışmak esas olmalıdır. Mesai dolsun, vakit geçsin diye zaman harcanamaz, kişi başkasının işinde çalıştığında bile kendi işi gibi titiz ve itinalı hareket etmelidir.

17. Şartlar ne olursa olsun çalışmak esas olmalıdır. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in şu hadisi bu açıdan çok manalıdır: "Sizden birini sırtına bir demet odun yüklenip (bu suretle kazancını sağlaması) birine el açıp dilenmesinden -el açtığı adam versin vermesin- daha hayırlıdır."

   Hz. Muhammed (s.a.s.)'in iş hayatı, işi yürüten çalışan işçi, malı satan tacir, alan tüketici, meyve ve hububat üreticisi, ticari hayat, ölçü tartı, ve benzeri konularda daha pek çok hadisleri vardır. Biz bu hadislerden çıkarabildiğimiz bazı tavsiye ve yasakları yukarıda sıralamış bulunuyoruz.

   Bunlardan anlaşıldığına göre Hz. Muhammed (s.a.s.) ticari hayatı, mükemmel bir şekilde tanzim etmiş; alış- verişte, üretim ve tüketimde hem aldatmayı hem de aldanmayı önlemiştir. Yani o, ticari hayata doğruluğu, dürüstlüğü, karşılıklı emniyet ve helali hakim kılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.s.) bunu sadece sözde, bırakmamış, bizzat Müslüman çarşı pazarına zaman zaman uğrayarak alış verişte gözetilecek hususları"şöyle ölçün, böyle tartın"diyerek fiilen gösermiştir.