Yazdır

 

     Peygamberimiz (s.a.s.) adaletli insandı. Kimsenin haksızlığa uğratılmasına göz yummazdı. Esasen, doğrulukla adalet birbirini tamamlayan iki güzel haslet olup, bunların her ikisi de Peygamberimiz'de (s.a.s.) kemal derecesinde idi. Gençliğinden beri herkes onu "emin; güvenilir" olarak biliyordu. Ticaret arkadaşları onun hakkında "ne kimsenin hakkını yerdi, ne de kimseye hakkını yedirirdi. Hak konusunda hatır gönül dinlemezdi." derler. Hz. Peygamber (s.a.s.) açıkça İslamı davetle emrolunduğunda, Safa tepesinden Kureyşlilere: "Size şu dağın ardından düşman atlılarının gelmekte olduğunu söylesem inanır mısınız?" deyince; "Evet inanırız, çünkü sen hayatında asla yalan söylemedin. "cevabını veriyorlardı.

   Cenab-ı Hak, Peygamberimiz (s.a.s.)'e "Emrolunduğu gibi dosdoğru hareket et!" talimatını vermiş, Peygamberimiz (s.a.s.) de hayatı boyunca sırat-ı müstakimden ayrılmamıştır.

   Peygamberimiz (s.a.s.) Mescid'de ashabına nasihat etmekle meşguldü. Bu esnada Ensar'dan bir zat Salebe Oğullarının geçmişte akrabasından birini öldürdüklerini, şimdi onlar- dan birinin öldürülmesi gerektiğini söyleyince Peygamamberimiz(s.a.s): "Hayır bunu yapamazsınız! Bir evlat babasının suçu yüzünden öldürülmez!" buyurdu. Bir defasında da ganimet dağıtılırken taşkın hareketlerde bulunan birine Peygamberimiz (s.a.s.) "Sabırlı ol, sıranı bekle!" diye elindeki ince değneği uzatmış, adamın yüzü hafifçe çizilmişti.Peygamberimiz (s.a.s.) hemen değneği, adamın eline vererek "Işte yüzüm demişse de adam hatasını anlamış olarak Peygamberimiz (s.a.s.)'den özür dilemişti. 

   Hasıh, Peygamberimiz (s.a.s.), sözün tam anlamıyla adalet ve insaf sahibi idi.