Hz. Ömer'(r.a)den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: 'Hristiyanların İsa hakkında Allah 'ın oğlu dedikleri gibi, beni övgüde, aşırı gitmejyin. Ben ancak Allah 'ın kuluyum. Siz de benim hakkımda Allah 'in kulu ve elçisi deyin."

   Hz. Enes (r.a) nakleder: Bir adam Hz. Peygamber (s.a.s.)e: ' Efendimiz ve Efendimizin Oğlu!" diye hitab edince:"Böyle söylemeyiniz Şeytan sizi heva ve hevese kaptırmasın. Ben sadece Abdullah 'in oğlu Muhammed ve Allah 'in Rasüluyüm. "diye cevap verdi. .

   Birgün Ashab-ı Kiram'dan Abdullah b. Yusr Yarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştı. Bunu gören Peygamberimiz (s.a.s) o kişiye şöyle dedi: ' titreme! Ben kral değilim, Kureyş 'den kuru ekmek yıyen bir kadının oğluyum.

   Birgün Ashab-ı Kiram'dan Abdullah b. Yusr (r.a), Pey gamber Efendimiz (s.a.s.)'e pişirilmiş koyun eti hediye etmişti. Hz. Peygamber (s.a.s.) yanındaki Müslümanlarla diz çöküp yemeye koyuldu. Derken, çölde göçebe hayatı yaşayan bir bedevi geldi ve 'Bu nasıl aturuştur?" diye şaşkınlığını açığa vurmaktan kendini alamadı. Çünkü diz çöküp oturmak, törede aciz ve miskinlerin, yoksulların adetiydi. Böylece bedevi, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in, yoksullar gibi oturuşuna bir anlam verememişti. Yüksek sezgisiyle bunu anlayan Peygamberimiz (s.a.s.): "Şüphesiz ki Cenab-ı Hak, beni kerem sahibi bir kul kıldı, cebbar ve muannit kılmadı." Buyurdu.